18 Aralık 2017 Pazartesi

İtalyancada "da" ilgeçinin / edatının kullanımı

İtalyancada "da" ilgeçi (edatı), "-den, -dan, -lık, -ya, -a, -cek, -cak, -tarafından, iken, -den beri, -de, -da" vb. anlamlarda kullanılır. İlgeçler (edatlar), belirgin kurallara dayanmadıkları için öğrenilmeleri kolay değildir. Örneğin: "Esco di casa" (Evden çıkıyorum) anlamına gelir. "Esco dal dentista" ise (Dişçiden çıkıyorum) anlamına gelir. Nerede, hangi ilgeçin kullanılacağını bilmek, zamanla öğrenilir. Çoğu kez ilgeçler birbirine karıştırılır. Ancak vereceğimiz çeviri örnekleriyle işinizi biraz olsun kolaylaştıracağız. Öncelikli olarak "da" ilgeçinin tanımlıklarla (artikellerle) nasıl kullanıldığını görelim, ardından da çeviri örneklerimize bakalım.


"Da" ilgeçinin kullanımına örnekler:

Torno da Milano. - Milano'dan dönüyorum.
Vengo da Istanbul. - İstanbul'dan geliyorum.
Aybige viene dalla Turchia. - Aybige Türkiye'den geliyor.
Loro vengono dall'Italia. - Onlar İtalya'dan geliyorlar.
Torniamo dagli Stati Uniti. - Birleşik Devletler'den dönüyoruz.
Siamo venuti da Roma. - Roma'dan geldik.

Not: Şehirlerden önce tanımlık (artikel) kullanılmaz.

Sono da Mario. - Mario'dayım.
Sono dal parrucchiere. - Kuafördeyim.
Vado da Giulia. - Giulia'ya gidiyorum.
Sono dal dentista. - Dişçideyim.
Andate dal medico? - Doktora mı gidiyorsunuz?
Oggi sono andato da mia mamma. - Bugün anneme gittim.

Not: Bir kişiye gitmek ya da bir kişide bulunmak "da" ilgeçi gerektirir.

Non c'è niente da mangiare. - Yiyecek hiçbir şey yok.
C'è qualcosa da bere? - İçecek bir şey var mı?
Non ho tempo da perdere. - Yitirecek zamanım yok.
Che c'è da ridere? - Gülecek ne var?
Non c'è niente da fare. - Yapacak bir şey yok.
Da bambino andavamo al mare. - Çocukken denize giderdik.
Da piccolo studiavo molto. - Küçükken çok ders çalışırdım.
Da giovane vivevo ad Ankara. - Gençken Ankara'da yaşıyordum.
Da grande farò l'avvocato. - Büyüyünce avukatlık yapacağım.

Guardo fuori dalla finestra. - Camdan dışarı bakıyorum.
Stai lontano da me! - Benden uzak dur!
Andiamo da Bursa ad Ankara. - Bursa'dan Ankara'ya gidiyoruz.
Ho un cellulare da 100 euro. - 100 avroluk bir telefonum var.
Non dormo da due giorni. - İki günden beri uyumuyorum.
Ti aspetto da due ore. - İki saattir seni bekliyorum.
Cerco una casa da affittare. - Kiralık bir ev arıyorum.
Che vuoi da me? - Benden ne istiyorsun?

Ti comporti da bambino. - Çocuk gibi davranıyorsun.
Mia madre è amato da tutti. - Annem, herkes tarafından sevilir.
È un film da impazzire. - Çıldırtacak derecede güzel bir film.
Mi hai dato da pensare. - Beni düşündürdün.
Ho una fame da lupo! - Kurt gibi açım!
Lui è scappato dalla paura. - O, korkudan kaçtı.
Ho comprato una borsa da viaggio. - Bir seyahat çantası aldım.
Dov'è la mia schiuma da barba? -  Tıraş köpüğüm nerede?
Questa è la mia camicia da notte. - Bu benim geceliğim.

4 Ağustos 2017 Cuma

Piacere - Hoşa gitmek / Hoş gelmek

"Piacere" eylemi "hoşa gitmek, hoş gelmek" anlamlarında kullanılır. Bir şeyi beğendiğimizde ya da beğenmediğimizde bu eylemi kullanırız. Bu eylemin kullanımı bize biraz ters gelebilir. Örneğin Türkçede, "kahve severim" denirken, İtalyancada ise "mi piace il caffè", (kahve hoşuma gider ya da kahve bana hoş gelir) denir. Dolaylı adıllarla (zamirlerle) kullanılan bu eylem, tekil olarak "piace", çoğul olarak ise "piacciono" biçiminde çekimlenir. Öncelikli olarak, "piacere" eyleminin dolaylı adıllarla nasıl çekimlendiğini görelim, ardından da tümce örneklerimize bakalım.

Piacere eyleminin dolaylı adıllarla (zamirlerle) tekil olarak çekimlenmesi:

a me piace / mi piace - bana hoş geliyor
a te piace / ti piace - sana hoş geliyor
a lui piace / gli piace - ona hoş geliyor (erkek)
a lei piace / le piace - ona hoş geliyor (kadın)
Le piace - size hoş geliyor (resmî)
a noi piace / ci piace - bize hoş geliyor
a voi piace / vi piace - size hoş geliyor
a loro piace / gli piace - onlara hoş geliyor


Piacere eyleminin dolaylı adıllarla (zamirlerle) çoğul olarak çekimlenmesi:

a me piacciono / mi piacciono - bana hoş geliyorlar
a te piacciono / ti piacciono - sana hoş geliyorlar
a lui piacciono / gli piacciono - ona hoş geliyorlar (erkek)
a lei piacciono / le piacciono - ona hoş geliyorlar (kadın)
Le piacciono - size hoş geliyorlar (resmî)
a noi piacciono / ci piacciono - bize hoş geliyorlar
a voi piacciono / vi piacciono - size hoş geliyorlar
a loro piacciono / gli piacciono - onlara hoş geliyorlar


Örnek tümceler:

Mi piace imparare l'italiano. - İtalyanca öğrenmek hoşuma gider.
Ti piace il film? - Film hoşuna gidiyor mu?
Le piace ballare? - Dans etmek hoşunuza gider mi? (resmî)
Ci piace l'ultimo libro di Halil İnalcık. - Halil İnalcık'ın son kitabı hoşumuza gidiyor.
Vi piace la Turchia? - Türkiye hoşunuza gidiyor mu?
Sì, ci piace molto la Turchia. - Evet, Türkiye çok hoşumuza gidiyor.
Gli piace molto il gelato. - Dondurma onun çok hoşuna gider.

Örnek tümceler:

Non mi piacciono le scarpe. - Ayakkabılar hoşuma gitmiyor.
Ti piacciono queste canzoni? - Bu şarkılar hoşuna gidiyor mu?
No, non mi piacciono per niente. - Hayır, hiç hoşuma gitmiyor.
Questa situazione non ci piace per niente. - Bu durum hiç hoşumuza gitmiyor.
Sono sicuro che ti piacerà la pasta. - Makarnanın hoşuna gideceğine eminim.
Vedrai che gli piacerà molto questa borsa. - Göreceksin ki bu çanta onun çok hoşuna gidecek.
Gli piaceva andare a cavallo. - Ata binmek hoşuna gidiyordu.

Örnek tümceler:

A voi piace il vostro lavoro? - İşiniz hoşunuza gidiyor mu?
A loro piacciono le canzoni di Hadise - Hadise'nin şarkıları onlara hoş gelir.
A Luca non piace vivere qui. - Burada yaşamak Luca'ya hoş gelmiyor.
A lei piace giocare a tennis. - Tenis oynamak ona hoş gelir.
A te piaccio? - Hoşuna gidiyor muyum?
Sì, a me piaci molto. - Evet, çok hoşuma gidiyorsun.
A me piacciono i fiori. - Çiçekler hoşuma gider.

Verdiğimiz örneklerde de gördüğünüz gibi, "piacere" eylemini iki türlü de kullanabilirsiniz.

Örnek:

A me piace molto viaggiare.
Mi piace molto viaggiare.

Seyahat etmek çok hoşuma gider.

A me piacciono i film di Sylvester Stallone.
Mi piacciono i film di Sylvester Stallone.

Sylvester Stallone'nin filmleri hoşuma gider.

Piacere eyleminin geçmiş zamanda "essere" yardımcı eylemiyle kullanımına örnekler:

Mi è piaciuta la macchina. - Araba hoşuma gitti. (Dişil ve tekil nesne)
Mi è piaciuto il libro. - Kitap hoşuma gitti. (Eril ve tekil nesne)
Mi sono piaciute le lasagne. - Lazanya hoşuma gitti. (Çoğul ve dişil nesne.)
Mi sono piaciuti gli spaghetti. - Spagetti hoşuma gitti. (Eril ve çoğul nesne)

Not: Piacere, "avere" yardımcı eylemiyle birlikte kullanılmaz.


11 Temmuz 2017 Salı

İtalyanca Atasözleri

La bellezza è negli occhi di tutte le donne.
Güzellik tüm kadınların gözlerinin içindedir.

20 Şubat 2017 Pazartesi

İtalyancada "ne" adılının (zamirinin) kullanımı

İtalyancada "ne" adılı (zamiri) "ondan, bundan, onunla ilgili, oradan, buradan," gibi anlamlarda kullanılır. Biliyorsunuz ki adıllar (zamirler) karşılıklı konuşmayı hızlandırmak için bize yardım ederler. Örneğin bir İtalyan'a "Günde kaç tane kahve içersin?" diye sorarsanız, "İki tane kahve içerim" demek yerine, "Ondan iki tane içerim" diyecektir. Bir başka deyişle "kahve" sözcüğünü yinelemeyecektir. Bu durum, bize biraz ters gelebilir. "Ne" adılının kullanımı çeviri örneklerimizle kullanımı çok daha kolay anlaşılacaktır.

Örnekler:

Io vorrei del pane. - (Biraz ekmek istiyorum.)
Ne vorrei un chilo. - (Ondan bir kilo istiyorum.)

Quanti tè bevi al giorno? - (Günde kaç tane çay içersin?)
Ne bevo tre. - (Ondan üç tane içerim.)

Vuoi della torta? - (Biraz pasta ister misin?)
Sì, ne voglio una fetta. - (Evet, ondan bir dilim istiyorum.)

"Ne" adılı (zamiri) "molto, tanto, nessuno, poco" gibi belgisiz adıllarla kullanılması durumunda, nesnenin miktar ve cinsiyetine göre çekimlenme zorunluluğu vardır.

Quante albicocche mangi al giorno? - (Günde kaç kayısı yersin?)
Ne mangio molte. - (Ondan çok yerim.)

Quanti caffè bevi al giorno? - (Günde kaç kahve içersin?)
Ne bevo pochi. - (Ondan az içerim.)

Quanta frutta mangi al giorno? - (Günde kaç meyve yersin?)
Ne mangio poca. - (Ondan az yerim.)

"Ne" adılı geçmiş zamanla birlikte kullanılması durumunda, "participio passato" nesnenin miktar ve cinsiyetine göre çekimlenir.

Quante mele hai mangiato? - (Kaç tane elma yedin?)
Ne ho mangiate tre. - (Ondan üç tane yedim.)
Quanti caffè hai bevuto oggi? - (Bugün kaç tane kahve içtin?)
Ne ho bevuti due. - (Ondan üç tane içtim.)
Quante albicocche hai mangiato? - (Kaç tane kayısı yedin?)
Non ne ho mangiata nessuna. - (Ondan hiç yemedim.)

"Ne" adılı ile tümce örnekleri:

Non ho comprato quella macchina e me ne pento.
(O arabayı satın almadım ve buna pişmanım.)

Dovresti leggere questo libro; ne vale la pena.
(Bu kitabı okumalısın: buna değer.)

Francesca lavora molto ma non se ne lamenta.
(Francesca çok çalışıyor ama bundan şikayet etmiyor.)

Luigi arriverà in tempo, ne sono sicuro.
(Luigi zamanında gelecek, bundan eminim.)

Domandate a Roberto; io non ne so nulla.
(Roberto'ya sorun; ben onunla ilgili hiçbir şey bilmiyorum.)

Giulia voleva andare a Roma. Te ne ha parlato?
(Giulia Roma'ya gitmek istiyordu. Sana bundan söz etti mi?)

Non voglio restare qui, io me ne vado.
(Burada kalmak istemiyorum, ben buradan gidiyorum.)

Quando torni da Milano? -  (Milano'dan ne zaman dönüyorsun?)
Ne torno domani. - (Oradan yarın dönüyorum.)

Giulia voleva andare a Roma. Te ne ha parlato?
(Giulia Roma'ya gitmek istiyordu. Sana bundan söz etti mi?)

8 Şubat 2017 Çarşamba

Congiuntivo passato - (İtalyancada dilek-istek kipinin geçmiş zamanı)

"Congiuntivo passato", dilek-istek kipinin geçmiş zamanıdır. Temel tümcelerde kullanılan; arzu, beklenti, korku, umut, belirsizlik, olasılık, kuşku, görüş, düşünce, istek, üzüntü, mutluluk ifadelerinden sonra yan tümcelerde kullanılır. Temel tümcede "presente indicativo" (şimdiki zaman) ya da "futuro semplice" (basit gelecek zaman) kullanılmışsa ve yan tümcede ifade edilen eylem, temel tümcede ifade edilen eylemden daha önce gerçekleşmişse, "congiuntivo passato" kipi kullanılır.

1- "Congiuntivo presente" dersinde "avere" ve "essere" yardımcı eylemlerinin "congiuntivo presente" çekimlerini göstermiştik. Bu derste de onlara gereksinim duyacağız.
2- "Passato prossimo" dersinden anımsayacağınız üzere eylemler: capito, bevuto, visto, andato biçiminde bitiyordu.
"Congiuntivo passato" zamanında da bu durum geçerli olacak.
Eğer bu iki dersi öğrendiyseniz, "congiuntivo passato"yu öğrenmek pek de güç olmayacaktır. Şimdi, yukarıda belirttiğimiz kurallar çerçevesinde "congiuntivo passato"yu daha iyi anlayabilmeniz açısından çeviri örneklerimize bakalım.

Congiuntivo passato ile tümce örnekleri:

Crediamo che voi abbiate detto la verità.
Doğruyu söylemiş olduğunuza inanıyoruz.

Speriamo che voi abbiate passato una bella giornata.
Güzel bir gün geçirmiş olduğunuzu umuyoruz.

Credono che noi abbiamo finito il lavoro.
İşi bitirmiş olduğumuzu sanıyorlar.

Spero che ora tu abbia capito.
Umarım şimdi anlamışsındır.

Sono felice che tu abbia ascoltato i miei consigli.
Öğütlerimi dinlemiş olmandan mutluyum.

Luisa sarà felice che voi siate andati ad Ankara.
Luisa, Ankara'ya gitmiş olmanızdan mutlu olacak.

Temo che loro non siano tornati dalla Turchia.
Türkiye'den dönmemiş olmalarından korkuyorum.

Non penso che Alessandro sia andato a Roma.
Alessandro'nun Roma'ya gitmiş olduğunu düşünmüyorum.

Spero che la Turchia ti sia piaciuta.
Umarım Türkiye hoşuna gitmiştir.

Giorgia ha paura che io abbia detto la verità.
Giorgia, benim gerçeği söylemiş olmamdan korkuyor.

Pensi che io abbia dormito tutto il giorno?
Bütün gün uyumuş olduğumu mu düşünüyorsun?

Tuo padre sarà contento che tu sia venuto con noi.
Baban, bizimle gelmiş olmandan memnun olacak.

Non sono sicuro che tu abbia letto quel libro.
O kitabı okumuş olduğundan emin değilim.

Saremo felici che voi abbiate vinto la partita.
Karşılaşmayı kazanmış olmanızdan mutlu olacağız.

Dikkat: Temel tümcedeki özne ile yan tümcedeki özne aynı kişiyse, kapalı (implicito) yan tümce kullanılır.

Örnekler:

Credo di aver risposto bene.
İyi bir yanıt vermiş olduğuma inanıyorum.

Penso di aver detto tutto.
Her şeyi söylemiş olduğumu düşünüyorum.

Sono felice di essere andato in Turchia.
Türkiye'ye gitmiş olmaktan mutluyum.