2 Kasım 2015 Pazartesi

İtalyanca edatlar

Edatlar İtalyancada oldukça karışık konulardan biridir. Çünkü belirgin kurallara dayalı değildir.
Bu yüzden, edatlardaki bu değişiklikleri örneklerle açıklarken, göz önünde tutmamız gereken bir kural vardır.

Kural: Edatlar oluşturdukları tümleçlere göre anlam kazanırlar.

Örnek:

Di:

Le chiavi di casa - (Evin anahtarları)

Una bambina di tre anni - (Üç yaşında bir çocuk)

Un posto di grande lusso - (Çok lüks bir yer)

Un bambino pieno di vizi - (Çokça kötü alışkanlıkları olan bir çocuk)

Morire di fame - (Açlıktan ölmek)

Parlare di politica - (Politikadan söz etmek)

Venire di corsa - (Koşa koşa gelmek)

Venire di sera - (Akşamleyin gelmek)

Una statua di marmo - Mermerden bir heykel)

Uscire di casa - (Evden çıkmak)


A:

"a" edatı "nerede ve nereye doğru" sorularına yanıt veren durum ve devinim eylemleriyle birlikte ve şehir adlarından önce kullanılır.
Örnek:
Sei a casa?
Evde misin?

Sono a casa.
Evdeyim.

Abito a Sakarya.
Sakarya'da oturuyorum.

Vivo a Bari.
Bari'de yaşıyorum.

Studio a Londra.
Londra'da okuyorum.

Siamo a Torino.
Torino'dayız.
___________________________________________________
"A" edatının birlikte kullanıldığı eylemler:
Örnek:
Andare - (Gitmek)
Vado a scuola.
Okula gidiyorum.
Andiamo a colazione.
Kahvaltıya gidiyoruz.
Vanno a cena.
Akşam yemeğine gidiyorlar.
Andate a Roma?
Roma'ya mı gidiyorsunuz?
Vai a pranzo?
Öğle yemeğine mi gidiyorsun?
Va a casa.
Eve gidiyor.
___________________________________________________
Fare - (Yapmak)
Mi aiuti a fare i compiti?
Bana ödevlerimi yapmaya yardım eder misin?
Vado a fare la spesa.
Alışveriş yapmaya gidiyorum.
Andiamo a fare una passeggiata.
Yürüyüş yapmaya gidiyoruz.
___________________________________________________
Venire - (Gelmek)
Vieni a prendermi in stazione?
İstasyona beni almaya gelir misin?
Vengo a cercarti.
Seni aramaya geliyorum.
Veniamo a Milano.
Milano'ya geliyoruz.
___________________________________________________
Imparare (Öğrenmek)
Ho imparato a nuotare quando ero piccolo.
Yüzmeyi küçüklüğümde öğrendim.
Imparo a suonare la chitarra.
Gitar çalmayı öğreniyorum.
Ha imparato a camminare
Yürümeyi öğrendi
Ho imparato a difendermi.
Kendimi savunmayı öğrendim.
___________________________________________________
Restare - (Kalmak)
Restiamo a mangiare da te stasera.
Bu akşam yemeğe sende kalıyoruz.
Voglio restare a casa.
Evde kalmak istiyorum.
___________________________________________________
Abituarsi - (Alışmak)
Mi sono abituato a vivere in città.
Şehirde yaşamaya alıştım.
Mi sono abituato a te.
Sana alıştım.
Mi sono abituato a vivere da solo.
Yalnız yaşamaya alıştım.
___________________________________________________
Mandare - (Göndermek)
Giovanni mi ha mandato a comprare la pizza.
Giovanni beni pizza almaya gönderdi.
Mi ha mandato a casa.
Beni eve gönderdi.
___________________________________________________
Ayrıca bir eylemin başlangıcını ya da sürdüğünü belirten birtakım eylemlerle de "a" edatı kullanılır.
Örnek:
Cominciare - (Başlamak)
Ho cominciato a leggere quel libro.
O kitabı okumaya başladım.
Ha cominciato a correre.
Koşmaya başladı.
Comincerò a cucinare.
Yemek yapmaya başlayacağım.
Non cominciare a criticarmi!
Beni eleştirmeye başlama!
___________________________________________________
Continuare - Devam etmek
Continua a piovere.
Yağmur yağmaya devam ediyor.
Continuo a lavorare.
Çalışmaya devam ediyorum.
Continuiamo a ballare.
Dans etmeye devam ediyoruz.
___________________________________________________
Iniziare - Başlamak
Ho iniziato a piangere.
Ağlamaya başladım.
Ha iniziato a dire bugie.
Yalan söylemeye başladı.
___________________________________________________
Sbrigarsi - (Acele etmek)
Sbrigati a decidere!
Karar vermek için acele et!
Mi sbrigo a scrivere.
Yazmak için acele ediyorum.
___________________________________________________
Dikkat!
"a" edatından sonra gelecek harf sesli ise "a" edatı, "ad" biçiminde kullanılabilir ya da yalnızca "a" olarak kalabilir.

Örnek:

Vado a Ankara / Vado ad Ankara.

Ankara'ya gidiyorum.

Abito a Istanbul / Abito ad Istanbul.

İstanbul'da oturuyorum.

Andiamo a Antalya / Andiamo ad Antalya.

Antalya'ya gidiyoruz.

Bunların dışında kullanıldığı yerler:

Stare a casa - (Evde olmak, bulunmak)
Dare il libro a qualcuno - (Birine kitap(ı) vermek)
Andare a piedi - (Yürüyerek gitmek)
Condannare a morte - (Ölüme mahkum etmek)
Essere a due passi da qui - (Buradan iki adım ötede olmak)
Uscire a due a due - (İkişer ikişer çıkmak)
Capire a prima vista - (İlk bakışta anlamak)



In:

Andare in Italia - (İtalya'ya gitmek)

Laurearsi in matematica - (Matematik doktoru olmak)

Andare in macchina - (Arabayla gitmek)

Fare un giro in città - (Kentte bir tur atmak)

Andare in autunno - (Sonbaharda gitmek)



Da:
1- Bir kişiye gidildiği belirtiliyorsa her zaman "Da" edatı kullanılır. 
Bu durum bize biraz ters gelse de kural budur.
Örnek:
Vado da una mia amica. - Bir arkadaşıma gidiyorum.
Vai da tua mamma? - Annene mi gidiyorsun?
Andiamo da tua sorella. - Kız kardeşine gidiyoruz.
Perché non andate da Pınar? - Neden Pınar'a gitmiyorsunuz?
Vado dal dentista. - Dişçiye gidiyorum.
Domani vado a colazione dal mio amico. - Yarın arkadaşıma kahvaltıya gideceğim.
______________________________________________________
2- Bir yerden gelindiği belirtiliyorsa "Da" edatı kullanılır.
Örnek:
Da dove vieni? - Nereden geliyorsun?
Vengo da Istanbul - İstanbul'dan geliyorum.
Da dove venite? - Nereden geliyorsunuz?
Veniamo dalla Turchia. - Türkiye'dan geliyoruz.
Venite da casa? - Evden mi geliyorsunuz?
No, veniamo dal ufficio. - Hayır, ofisten geliyoruz.
______________________________________________________
3. Çıkış yeri, kaynak ya da soy belirtmek için kullanılır.
Provenire da una famiglia povera - Yoksul bir aileden gelmek
Da famiglia nobile - Soylu bir aileden 
Dal giornale - Gazeteden
Örnek:
Ho saputo questo dal giornale. - Bunu gazeteden öğrendim.
Provengo da una famiglia povera. - Yoksul bir aileden geliyorum.
______________________________________________________
4. Uzaklık belirtmek için kullanılır.
Örnek:
Da Istanbul a Bursa ci vogliono 3 ore. - İstanbul'dan Bursa'ya 3 saat sürer.
La nostra casa è a quattro chilometri dalla città. - Evimiz şehirden dört kilometre uzaklıktadır. 
L'albergo è a venti metri dalla costa. - Otel kıyıdan yirmi metre uzaklıktadır.
La mia casa non è lontana dal centro. - Evim merkezden uzak değildir.
_______________________________________________________
5- Geçmişte hayatımızın belirli bir zamanında yapılmış ya da gelecekte yapılacak özel bir anı belirtmek için kullanılabilir.
Örnek:
Da giovane - Gençken
Da bambino - Çocukken
Da piccolo - Küçükken
Da studente - Öğrenciyken
Da grande - Büyüyünce
Da vecchio - Yaşlanınca
Da piccolo giocavo con i lego. - Küçükken legolarla oynardım.
Da bambino ero un po' timido. - Çocukken biraz utangaçtım.
Da studente vivevo a Milano. - Öğrenciyken Milano'da yaşıyordum.
Cosa farai da grande? - Büyüyünce ne olacaksın?
Cosa farò da vecchio? - Yaşlanınca ne yapacağım?
_______________________________________________________
6. Neden belirtmek için kullanılır.
Örnek:
Piangere dalla gioia! - Sevinçten ağlamak! 
Morire dallo spavento! - Korkudan ölmek!
Tremare dal freddo! - Soğuktan titremek!
Ho pianto dalla gioia per ore! - Sevinçten saatlerce ağladım!
Tremo dal freddo sotto la pioggia. - Yağmurun altında soğuktan titriyorum.
Non riusciva a parlare dallo spavento! - Korkudan konuşamıyordu!
________________________________________________________
7- Edilgen tümcelerde eylemin belirttiği iş ya da oluşu yapan kişi ya da nesneden önce gelir.
Örnek:
Da mia madre - Annem tarafından 
Dal professore - Öğretmen tarafından
Dai ladri - Hırsızlar tarafından
Una moschea costruita da Mimar Sinan. - Mimar Sinan tarafından yapılmış bir camii.
La lezione è stata spiegata dal professore. - Ders öğretmen tarafından anlatıldı.
Mia madre è amato da tutti. - Annem herkes tarafından sevilir.
I miei soldi sono stati rubati dai ladri. - Paralarım hırsızlar tarafından çalındı.
_______________________________________________________
8- Amaç belirten kalıplarda kullanılır.
Örnek:
Cane da caccia - Av köpeği
Abito da sposa - Gelinlik
Occhiali da sole - Güneş gözlüğü 
Occhiali da vista - Numaralı gözlük 
Camicia da notte - Gecelik 
Camera da letto - Yatak odası
I nostri vicini hanno un cane da caccia - Komşularımızın bir av köpeği var.
Dove sono i miei occhiali da sole. - Güneş gözlüklerim nerede?
Non mi piace il mio abito da sposa. - Gelinliğim hoşuma gitmiyor.
Non riesco a leggere le frasi sulla lavagna senza i miei occhiali da vista. Numaralı gözlüklerim olmadan tahtadaki tümceleri okuyamıyorum.
Mia mamma mi ha regalata una camicia da notte.
Annem bana bir gecelik hediye etti.
Mi piace leggere il libro nella mia camera da leggo!
Yatak odamda kitap okumayı severim.
_____________________________________________________
9- Aşağıdaki örneklerde "Da" edatı, "den, dan" anlamında kullanılmıştır. 
Aşağıda verdiğimiz örneklerde dikkat edilmesi gereken önemli konulardan biri de "Da" edatının tanımlıklarla (artikellerle) birleşebileceğidir. 
Bu bağlamda "da" edatının, tanımlıklarla birleştiğinde "dalla, dalle, dai, dal, dagli, dallo" olacağını unutmamak gerek.
Örnek:
Da oggi in poi le cose cambieranno - Bugünden sonra işler değişecek.
Non dormo da tre giorni. - Üç günden beri uyumuyorum.
Siamo qui dalle otto. - Saat sekizden beri buradayız.
Sono partito da casa 10 minuti fa. - 10 dakika önce evden hareket ettim.
Siamo aperti dalle 9:30 alle 20:45 - 9:30'dan 20:45'e kadar açığız.
Quasi svenivo dalla paura. - Korkudan neredeyse bayılıyordum.
Vedo dai tuoi occhi che non hai dormito. - Gözlerinden uyumadığını görüyorum.
Ti ho riconosciuto dalla voce. - Seni sesinden tanıdım.
Capisco che sei siciliano dall’accento. - Aksanından Sicilya'lı olduğunu anlıyorum.
Mi sono allontanato da casa - Evden uzaklaştım.
Ha divorziato da suo marito. - Kocasından boşandı.
Mi affaccio dalla finestra. - Camdan dışarı bakıyorum.
Mi alzo dal letto. - Yataktan kalkıyorum.



Con:

Uscire con qualcuno - (Biriyle çıkmak)

Andare con il treno - (Trenle gitmek)

Un uomo con i capelli bianchi - (Beyaz saçlı adam)

Dove vai con questa pioggia? - (Bu yağmurda nereye gidiyorsun?

Pensare con calma - (Sakin sakin düşünmek)

Con quella ricchezza vive una vita da cani - (O zenginliğine karşın itler gibi sürünüyor)



Per:
1- (Hareket etmek, yola çıkmak) anlamına gelen "Partire" fiili ile birlikte kullanılır.
Örnek:
Partire per Istanbul - (İstanbul'a hareket etmek)
Oggi parto per Istanbul - (Bugün İstanbul'a hareket ediyorum)
_________________________________________________
2- Bir eylemin süresini belirtmek için kullanılabilir.
Örnek:
Per tutto il giorno - Bütün gün (boyunca) 
Per due ore - İki saat (boyunca) 
Per tutta la mattina - Bütün sabah (boyunca)
Ha piovuto per tutto il giorno. - Bütün gün (boyunca) yağmur yağdı.
Non ho dormito per tutta la notte - Gece (boyunca) uyumadım.
Not: bu tümceleri "Per" edatı olmadan da söyleyebiliriz.
Örnek: Ha piovuto tutto il giorno - Bütün gün yağmur yağdı.
__________________________________________________
3- "İçin" anlamında kullanılır.
Örnek:
Questo regalo è per te. - Bu armağan senin için.
È per me? - Benim için mi?
Giocheremo per vincere - Kazanmak için oynayacağız.
__________________________________________________
4- "Stare" eylemi ile birlikte kullanıldığında "üzere" anlamına gelir.
Örnek:
Sto per andare da mia sorella - Kız kardeşime gitmek üzereyim.
Sto per arrivare a Roma - Roma'ya varmak üzereyim.
Stavamo per uscire di casa - Evden çıkmak üzereydik.
__________________________________________________
5- Matematikte çarpı anlamında kullanılır.
Örnek:
Cinque per cinque = venticinque - (5X5=25)
__________________________________________________
Bunların dışında kullanıldığı yerlere birkaç örnek vermek gerekirse:
Dire per scherzo - (Şakadan söylemek)
Lavorare per campare - (Yaşamak(geçinmek) için çalışmak)
Arrabbiarsi per niente - (Hiç yoktan kızmak)
Vendersi per poco - (Ucuza gitmek)



Su:
1- (üzerinde, üstünde, üzerine, üstte) anlamlarında kullanılır. "Su" edatının tanımlıklarla (artikellerle) birlikte kullanılabileceğini unutmamak gerek. 
(Sul, sulla, sulle, sullo, sugli, sui, sull')
Örnek:
Sul tavolo - Masanın üzerinde
Sul letto - Yatağın üzerinde
Sulla lingua italiana - İtalyan dili üzerine
Essere sul banco - Bankın üzerinde olmak
Dire sul serio - Cidden söylemek
La finestra da sul giardino - Pencere bahçeye bakıyor
Dove sono i miei calzini? - Çoraplarım nerede?
I tuoi calzini sono sul tappeto. - Çorapların halının üzerinde.
Dove sono le chiavi di casa? - Evin anahtarları nerede?
Sono sul tavolo. - Masanın üzerindeler.
Dov'è il mio pigiama? - Pijamam nerede?
il tuo pigiama è sul letto. - Pijaman yatağın üstünde.
Giuro su tutto. - Her şeyin üzerine yemin ederim.
Luca ha scritto un libro sulla lingua italiana.
Luca İtalyan dili üzerine bir kitap yazdı.
__________________________________________________
2- Bulunulan ya da gidilen bir yeri belirtmek için kullanılır. 
Ayrıca (karşı, doğru) anlamlarında kullanıldığı gibi, yaklaşık bir zaman belirtmek için kullanılır.
Örnek:
Sulla spiaggia - Kumsalda
Sul mare - Denize karşı 
Sulle montagne - Dağlara doğru
Sulla mezzanotte - Gece yarısına doğru
Sono tornato a casa sulle due. - İkiye doğru eve döndüm.
Era un uomo sui trent'anni - Yaklaşık otuz yaşlarında bir erkekti.
Siamo sulla stessa spiaggia. - Aynı kumsaldayız.
Voglio una casa sul mare - Denize karşı bir ev istiyorum.
Andiamo sulla città. - Şehre doğru gidiyoruz.
Not: (Karşı ve doğru) anlamında "verso" sözcüğünü de kullanabiliriz.
Örneğin:
Verso la montagna - Dağa karşı
Verso la rupe - Uçuruma doğru
Verso le due - İkiye doğru
Non guardare verso il sole! - Güneşe doğru bakma!
Andrò a casa verso le otto. - Saat sekize doğru eve gideceğim.
Parto per Roma verso le tre. - Saat üçe doğru Roma'ya hareket ediyorum.



Tra, Fra:
Tra ve Fra, "Arasında, sonra" anlamlarında kullanılırlar.
Bu iki edatın da kullanımları aynıdır. Kısacası birini diğerinin yerine çok rahat kullanabilirsiniz.
Örnek:
Tra poco - Az sonra
Tra due ore - İki saat sonra
Tra un mese - Bir ay sonra
Fra una settimana - Bir hafta sonra
Fra due anni - İki yıl sonra.
Tra gli amici - Arkadaşlar arasında
Fra le montagne - Dağların arsında
Voglio una casa tra gli alberi.
Ağaçlar arasında bir ev istiyorum.
Sono passato tra la folla.
Kalabalığın arasından geçtim.
Fra 10 chilometri arriveremo in città.
10 kilometre sonra şehre varacağız.
Chiamami tra una settimana!
Bir hafta sonra beni ara!
________________________________________________________
Tra/Fra edatlarından sonra kişi zamirlerinden biri gelirse, arasına 
"di" edatı konulabilir. Bu durum zorunlu değildir; ancak iki kullanımın da doğru olduğunu bilmek gerekir.
Örneklerle daha kolay anlaşılacaktır:
Benvenuto tra di noi - Aramıza hoş geldin.
Benvenuto tra noi. - Aramıza hoş geldin.
Martina tornerà presto fra di noi. - Martina yakında aramıza dönecek.
Martina tornerà presto fra noi. - Martina yakında aramıza dönecek.
C’è un bel rapporto fra di noi due - İkimizin arasında güzel bir ilişki var.
C’è un bel rapporto fra noi due - İkimizin arasında güzel bir ilişki var.
Sei la più bella fra di loro! - Onların arasında en güzeli sensin!
Sei la più bella fra loro! - Onların arasında en güzeli sensin!

Kimi tümleçler bileşik edatlar aracılığıyla oluşabilir.

Örnek:

Una ragazza dagli occhi blu - (Mavi gözlü bir kız)
Una ragazza con gli occhi blu - (Mavi gözlü bir kız)

Nitelik bildirien bu tümleci, hem "con" hem de "da" edatıyla oluşturmak olanaklı. Basit edatlar için de geçerli bu durumu kurallarla saptamak olanaklı değildir. Ancak her edat bir başkasının yerini tutar diye bir durum sözkonusu değildir.

Basit edatların tanımlıklarla birleşimi oldukça kolaydır.

Örnek:

Andare a+il cinema = Andare al cinema.
Venire da+la città = Venire dalla città.
Salire su+l'autobus = Salire sull'autobus.
Andare a+la stazione = Andare alla stazione.

Not: Belirli bir yere gitmek söz konusuysa bileşik edat, gidilecek yer genel anlamda vurgulanmak isteniyorsa basit edat kullanma zorunluluğu vardır.

Örnek:

Vado in macchina
Vado con la macchina di Giovanni.
Vado a teatro.
Vado al tatro Garibaldi.
Andiamo in autobus.
Andiamo con l'autobus numero 45.
Andate in treno.
Andate con il treno delle 10.
Vado in biblioteca.
Vado nella biblioteca comunale.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder